8 Ağustos 2007 Çarşamba

Sık Görülen Kanserler

AKCİĞER KANSERİ
Akciğer vücudumuzun oksijen gereksinimini sağlayan organımızdır. Her organ gibi akciğerimiz de birçok hücreden oluşur. Bu hücreler akciğerin normal olarak görevini yapabilmesi için ihtiyaç doğrultusunda bölünerek çoğalırlar. Akciğer kanseri, yapısal olarak normal akciğer dokusundan olan hücrelerin ihtiyaç ve kontrol dışı çoğalarak akciğer içinde bir kitle (tümör) oluşturmasıdır. Burada oluşan kitle öncelikle bulunduğu ortamda büyür, daha ileriki aşamalarda ise çevre dokulara veya dolaşım yoluyla uzak oranlara yayılarak (karaciğer, kemik,beyin vb. gibi) hasara yol açarlar. Bu yayılmaya metastaz adı verilir. Akciğer kanserleri mikroskop altında izlenen hücrelerin görüntüsüne göre iki ana guruba ayrılır. 1. Küçük hücreli (yulaf hücreli) akciğer kanseri 2. Küçük hücreli-dışı akciğer kanseri. Bunlar mikroskop altında izlenen kanserli hücrenin görüntüsüne göre ayrılır.

KÜÇÜK HÜCRELİ-DIŞI AKCİĞER KANSERİ:
Tüm akciğer kanserlerinin %75’ini oluşturur. Yassı epitel hücreli, büyük hücreli ve adeno kanser olarak üç gruptan oluşur.

KÜÇÜK HÜCRELİ AKCİĞER KANSERİ:
Daha nadir görülen bu tür, oldukça hızlı seyirlidir ve tanı konduğu zaman çoğunlukla vücudun başka bölümlerine yayılmış olarak karşımıza çıkar.

KOLON KANSERİ:
Sindirim sisteminde ince bağırsaklardan sonra gelen yaklaşık 1,5 - 2 metre uzunluğundaki kısım kolon yani kalın bağırsaktır; bunun son 15 cm.'lik bölümüne rektum adı verilir.

Kalın bağırsak ya da kolon ve rektum kanserleri, özellikle gelişmiş batı ülkelerinin önemli bir sağlık sorunudur; A.B.D., Kanada, İngiltere, Fransa, Almanya v.b. ülkelerde toplumda görülme sıklığı yüz binde 40-60 arasında değişmektedir. A.B.D.'de yılda yaklaşık olarak 150,000, Avrupa'da 170,000 tüm dünyada ise yaklaşık olarak yılda bir milyon yeni vaka görülmektedir. Yaşam süresi boyunca toplumda her 50 kişiden birinde kolorektal kanser oluşmaktadır. A.B.D.'de tüm yeni kanser vakaları içinde görülme sıklığı erkekte ve kadında % 11 oranı ile üçüncü sırayı almaktadır.

MEME KANSERİ:
Meme kanserinin en yaygın belirtisi memede ağrısız bir kitlenin hissedilmesidir. Ancak, hastaların %10 kadarı, kitle olmaksızın ağrı hissetmektedir. Meme kanserinin daha seyrek görülen belirtileri arasında, göğüste oluşan geçici olmayan değişimler, (örneğin kalınlaşma, şişlikler, deride tahriş ya da bozulmalar, ve akıntılar, aşınma, göğüs ucunun hassaslaşması yada içe dönmesi de dahil olmak üzere göğüs ucu belirtileri yer almaktadır. Tedavisi en kolay olan erken evredaki meme kanserleri tipik olarak hiç bir belirti göstermezler. Bu nedenle, kadınların meme kanserinin erken tanısı için önerilen kontrol programlarını uygulamaları çok önemlidir. Meme kanserine erken evreda tanı konması, tedavi seçeneklerinin sayısını, tedavinin başarıya ulaşma ve hayatta kalma şansını önemli oranda arttırır. Erken tanı için temelde önerilen birbirlerini tamamlayıcı üç yöntem vardır;


Kişisel (Kendi kendine yapılan) göğüs kontrolleri
Klinik (Doktor tarafından yapılan) göğüs kontrolleri
Mamografi


Normal de doktorlar 20 yaşından sonra her ay kişisel göğüs kontrollerinin yapılmasını, kırk yaşından sonrada yılda bir kez olmak üzere klinik göğüs kontrollerini ve mamografiyi önermektedirler. Ancak daha sonraki mamogramlarınıza referans olması için otuzlu yaşlarınızda en azından bir mamografi çektirerek saklamanız önerilir Aile tarihçesi, ırk, ilk adet yaşı, çocuk sayısı gibi pek çok faktör kadınların meme kanseri için yüksek risk taşıyıp taşımadığını belirler. Aşağıdaki sorulara verilen cevaplar meme kanseri riskinin belirlenmesine yardımcı olabilir.

İlk âdetinizi 12 yaşından önce mi gördünüz?

İlk çocuğunuza 30 yaşından önce mi sahip oldunuz?

Anneniz veya varsa kız kardeşiniz meme kanseri hastası mı?

Meme kanseri olmuş kızınız var mı?

Daha önce hiç göğüs biyopsisi yaptırdınız mı?

Bu biyopsilerinizin sonucunda kanser öncesi hücrelere rastlandı mı?

Bu biyopsilerinizin sonucunda erken (yayılmamış) kansere rastlandı mı?

Aşağıda temel risk kategorileri ve temel risk kategorisi olduğu düşünülen bazı risk faktörleri yer almaktadır.

Yaş

Genetik

Kişisel tarihçe

Aile tarihçesi

Biyopsi sonucu habis olmayan oluşumlar tespit edilmesi

Adet görmeye başlama yaşı

Gecikmiş doğum

Alkol

Sigara

Yemek alışkanlıkları

Kilo

Önceki radyoterapiler

Hormon tamamlayıcı tedavi (HRT)


Evreler (Evrelar)

TNM Evreleme Sistemi:

Kanserin evrelendirilmesi amacı ile TNM sistemi geliştirilmiştir. Burada T tümörün boyutunu, N lenf benzlerinin durumunu ve M ise kanserin metastaz(sıçrama) yapıp yapmadığını belirtir.

Kanser Evrelerinin Numaralar İle Belirlenmesi:
Kanserin evresini, tümörün boyu ve kanserin yayılımı tanımlar. Evrelendirme sisteminde Evre 0 ile 4 arasında bir rakam ile belirtilir.

Evre 0: Aynı zamanda 'in-situ' olarak da adlandırılırr. Evre 0, olan kanserler yerlerinde kalmış ve çevre dokulara sıçramamış kanserlerdir. Klinik kontrollerde tanısı konan kanserlerin yaklaşık olarak %15 ila %20'si Evre 0 kanserlerdir. Evre 0 kanserler oluştukları yerlere göre ikiye ayrılırlar, eğer süt bezlerinde (lobes) oluşmuşlarsa Lobular carcinoma in situ yada kısaca LCIS, eğer süt kanallarında oluşmuşlarsa ductal carcinoma in situ yada kısaca DCIS olarak adlandırılırlar.


Evre1 : Orijinal tümör 2cm yada daha küçüktür ve kanser lenf bezlerine sıçramamıştır. Evre1 kanser tedavisi için genellikle izlenen iki yöntem vardır.

Meme koruyucu tedavi: lumpektomi (kanserli kitlenin etrafında bir parça sağlıklı göğüs dokusu ile birlikte alınması) ve koltuk altı lenf bezlerinin alınmasını takip eden radyasyon tedavisi yapılır. Gerekiyorsa kemoterapi veya hormonoterapiler eklenir.
Veya mastektomi (kanserin bulunduğu göğsün alınması operasyonu) ve koltuk altı lenf bezlerinin çıkarılması önerilir.

Evre (Stage) IIA: Orjinal tümör 2 ila 5 cm arasındadır, ve lenf bezlerine sıçramamıştır.
Evre IIB: Orijinal tümör 2 ila 5 cm arasındadır ve koltuk altı lenf bezlerine sıçramıştır, yada orijinal tümör 5 cm den daha büyüktür ve koltuk altı lenf bezlerine sıçramamıştır.

Evre II için genelde uygulanan tedavi şekli Evre I ile aynıdır (lumpektomi ve koltuk altı lenf bezlerinin çıkarılması yada mastektomi), ancak eğer tümör büyükse yada lenf bezlerine sıçramışsa kemoterapi, hormonoterapi ve radyasyon tedavisinin tamamlayıcı olarak önerilmesi daha yaygındır

Evre (Stage) IIIA: Orijinal tümör koltuk altı lenf bezlerine ve göğüs dışı dokulara sıçramıştır. Evre IIA meme kanseri için standart tedavi mastektomidir ve sonrasında bazı durumlarda göğsün yeniden yapılmasını hedefleyen estetik operasyonlar yapılabilir. Tümörün sağlıklı göğüs dokusundan bir kesim ile ayrılabilmesinin olası olduğu durumlarda, lampektomi de yapılabilir. Operasyon sonrasında genelde radyasyon tedavisi ve sistematik tedavi olarak kemoterapi ve hormon tedavisi uygulanır. Eğer tümör çok büyükse, operasyon öncesinde tümörün boyunun küçültülmesi amacıyla kemoterapi uygulanabilir, bu tip kemoterapi uygulamalarına neoadjuvant kemoterapi denir. Bazı durumlarda neoadjuvant kemoterapiye yardımcı olması amacıyla operasyon öncesi hormon tedavisi de uygulanır.

Evre (Stage) IIIB: Orijinal tümörün boyutuna bakılmaksızın, tümörün kendisini göğüs duvarına bağladığı ve göğüs lenf bezlerine sıçradığı durumlarda kanser Evre IIIB olarak adlandırılır. Evre IIIB meme kanserinin standart tedavisi genellikle neoadjuvant kemoterapi ile başlar. Orijinal tümörün boyunun istenen oranda küçülmesi ile birlikte, lampektomi veya mastektomi yapılır. Operasyon sonrası uygulanan standart tedavi ise, radyasyon tedavisi, kemoterapi ve hormon tedavisidir.

Evre (Stage) IV: Kanser göğüs dışına vücudun diğer bölümlerine (kemikler, akciğer, karaciğer yada beyin gibi) sıçramıştır. Evre IV meme kanserinin tedavisinde temel amaç yaşam süresini ve kalitesini arttırmak ve hastanın şikâyetlerini gidermektir. Tedavide genelde kemoterapi ve hormon tedavisi gibi tüm vücudu etkileyen sistematik tedaviler uygulanır. Hastanın şikâyetlerinin azaltılması amacı ile bazı durumlarda mastektomi de önerilebilir.

RAHİM
( ENDOMETRIUM ) KANSERİ:
Rahim kanseri en sık rahmin iç tabakasını oluşturan endometrium dediğimiz tabakasından gelişmektedir. Bu tabaka her menstruel siklusda (adet dönemi) değişikliğe uğrar. Menopoz döneminde ise rahmin iç tabakası olan endometriumda meydana gelen değişimlerle sonlanır. Rahim kanseri, endometrium tabakasındaki hücrelerin kontrolsuz çoğalması sonucu oluşur.Oluşan kanser hücreleri lenf bezlerine, çevre organlara veya kan akımı ile uzak bölgedeki organlara ulaşabilirler. Daha seyrek görülen rahim tümörü ise sarkomlardır. Bu tümörler rahmin kas tabakasında oluşur.

RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?

Şişmanlık, hipertansiyon (yüksek tansiyon), diyabet (şeker hastalığı), karşılanmamış östrojen hormonu (progesteronla birlikte verilmeyen) kullanımı, meme kanseri tedavisinde etkili olan tamoksifen adlı ilacın kullanımı,geç yaşta menopoza girme, doğum yapmamış olmak rahim kanseri oluşumunda risk faktörleridir.

BELİRTİLERİ NELERDİR?

En önemli belirtisi menapoz sonrası görülen kanamadır.Menapoz öncesinde ise uzayan veya aşırı veya düzensiz adet kanamaları olan kadınlar mutlaka bir kadın hastalıkları uzmanına başvurmaları gerekir. Hastalık ilerlemişse karında şişkinlik, sarılık dışkılama güçlüğü gibi belirtiler buluınabilir.

ERKEN TANISI MÜMKÜN MÜDÜR?

Rahim kanseri, hazneden (vajina) kanamanın hastayı uyarması nedeni ile erken dönemde teşhis edilir. Hastalığın erken teşhisi için kadınlar mutlaka yılda bir kez kadın hastalıkları uzmanı tarafından muayene edilmelidir.

TANI NASIL KONUR ?

Rahim kanseri şüphesi olan kadınlardan jinekolojik muayene sonrasında küretaj yapılarak parça alınır. Küretaj materyali patolog tarafından incelenir. Kanser hücrelerinin görülmesi ile tanı konur.

NASIL TEDAVİ EDİLİR ?

Rahim kanserinin ana tedavisini cerrahi oluşturmaktadır. Patoloji sonucuna göre tekrarlama ihtimali yüksek olan hastalarda cerrahinin ardından radyoterapi (ışın tedavisi) uygulanır.
Tümörü ilerlemiş veya cerrahi yapılamayan hastalarda tek başına radyoterapi de bir tedavi seçimidir. Hormon tedavisi ve kemoterapi rahim kanserinde sık uygulanan tedavi yöntemleri değildir. İlerlemiş hastalıkta tümörün özelliklerine göre hormon tedavisi veya kemoterapiye başvurulur.

RAHİM AĞZI ( SERVIKS ) KANSERİ:

Kadın rahmi gövde ve rahim ağzı kısımlarından oluşur. Rahim ağzı rahmin doğum sırasında genişleyerek bebeğin çıkmasını sağlayan kısmıdır. Bu kısmı oluşturan hücrelerin anarmal bölünmesi ve üremesi sonucunda rahim ağzı kanseri oluşur.
Rahim ağzı kanseri, jinekolojik tümörler içinde sağlıklı kadınlarda yapılan düzenli tarama ile önlenebilen yegane kanserdir. Uygulaması oldukça kolay olan Pap-smear testi rahim ağzında kanserleşme eğilimi olan hücrelerin saptanmasını sağlar. Bu hücrelerin kanserleşmeden tedavisiyle tam iyileşme mümkün olur.
Rahim ağzı kanseri oluştuktan sonra lenf bezlerine, çevre organlara ve kan damarları yardımı ile uzak organlara yayılabilirler.

RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR ?

Cinsel yolla bulaşan hastalıkların başında gelen AIDS virüsü (HIV) ve insan papilloma virüsü (HPV) infeksiyonları serviks kanseri oluşumunda önemli risk faktörlerindendir. Sigara kullanımı, çok sayıda kişiyle cinsel temas, cinsel hayatın erken yaşlarda başlaması diğer risk faktörleridir.

BELİRTİLERİ NELERDİR?

Cinsel temas sırasında kanama veya ağrı, anormal vajinal akıntı veya kanama, bel ve kasık ağrıları en sık belirtileridir

NASIL TEDAVİ EDİLİR ?

Hastalığın yaygınlığı tedavinin şeklini belirler. Hastalığın evresine göre cerrahi, radyoterapi, radyoterapiyle eşzamanlı kemoterapi veya sadece kemoterapi uygulanabilir.
Cerrahi tedavi yerleşimi rahim ağzı bölgesinde sınırlı tümörlerde uygulanır.
Bu girişim tümörün boyutuna göre küçük cerrahi tekniklerden (biopsi), tüm rahim, rahim ağzı ve lenf bezlerinin alındığı (histerektomi ve lenfodenektomi) büyük cerrahi tekniklere kadar değişmektedir.
Radyoterapi rahim ağzı kanserinin her aşamasında uygulanabilen tedavi yöntemidir.Rahim ağzında sınırlı tümölerde cerrahi veya radyoterapi ile şifa oranları benzerdir. Ayrıca radyoterapinin etkisini arttırmak amacıyla radyoterapiyle birlikte kemoterapi uygulanabilir. Bu durumda radoterapinin yanetkileri artabilir.

ERKEN TANISI MÜMKÜN MÜDÜR?

Cinsel yaşamın başladığı yaştan itibaren kadınlar her yıl düzenli olarak kadın-doğum uzmanı tarafından muayene edilmelidir. Düzenli aralıklarla rahim ağzı ve hazne akıntısından alınan örnekler patolog tarafından incelenir. Bu sayede kanser oluşmadan önce veya çok erken evrede tanı koymak mümkündür. Erken tanı konan hastalar tamamen iyileşir.

YUMURTALIK ( OVER ) KANSERİ:

Yumurtalıklar,kadın vücudunda alt karın bölgesinde rahmin her iki yanında yer alan bir çift organdır. Büyükleri birer badem kadardır. İşlevleri yumurta üretmek ve dişilik hormonu salgılamaktır. Her adet (menstruasyon) ayında, yumurtalıklardan birisinden bir yumurta salgılanır. Bu yumurta, yumurtalıklardan rahme bir tüp aracılığı (fallop tüpü) ile ulaşır. Orada döllenirse, gebelik oluşur. Döllenmezse, adet kanaması başlar.

Salgıladığı dişilik hormonlarına östrojen ve progestron denir. Bu hormonlar memeleri, vücut şeklini ve vücut kıllarını kontrol eder, aynı zamanda adet dönemini ve gebeliği ayarlar.

YUMURTALIK (OVER) KANSERİ NEDİR ?

Kanser vücudumuzun temel taşı olan hücreyi etkilemektedir. Kanser hücreyi çeşitli mekanizmalarla etkileyince, hücreler ihtiyaç dışı anormal bölünmeye ve sonucunda kontrol dışı çoğalmaya başlar.

Sağlıklı kişilerde yumurtalıklar vücudun ihtiyacı doğrultusunda çoğalan hücrelerden oluşmaktadır. Oysa ihtiyaç dışı oluşan hücreler anormaldir ve bunlara “tümör’’’ adı verilir. Tümörler selim ya da habis olabilirler. Örneğin, 30 yaş altı kadınlarda görülen içi sıvı dolu yumurtalık kistleri selimdir. Kendiliğinden kaybolabilceği gibi gerekirse operasyonla çıkartılabilir. Selim huylu tümörler çevre dokuları istila etmezler. Ama habis diye adlandırdığımız tümörler hem yumurtalıkları hem de çevre dokuları işgal ederler. Yumurtalık kanseri karnın içinde barsaklara, mideye, hatta kan veya lenfatik yolla vücudun uzak bölgelerine kadar yayılabilirler. Böyle yayılmaya sıçrama yani “metastaz” denilmektedir.

Yumurtalık kanserlerinin birkaç çeşidi vardır. Burada biz size en sık rastlanan “epitelyal over kanseri” nden bahsedeceğiz. Diğer tipler ise çok enderdir. Epitelyal over kanserinin görülme oranı 55 kadında birdir.

ERKEN TANI KONABİLİR Mİ ?

Tanısı erken konduğunda tedavi edilebilen bir kanserdir. Ancak erken evrelerinde hastalık hiçbir şikayete yol açmadığı için tanı konduğunda hastalığın ilerlemiş olduğunu görmekteyiz. Bu nedenden dolayı yumurtalık kanserlerinden ölüm oranlarının tüm diğer üreme organı kanserlerinden daha fazla olduğunu görmekteyiz. Kadınlarda kanserden ölüm nedeni olan hastalıkları sıraladığımızda yumurtalık kanseri dördüncü sırayı almaktadır.

BELİRTİLERİ NELERDİR ?

Erken tanının zorluğundan söz edilmişti. Kanser, şikayete yol açana kadar çok ilerlemiş olabilmektedir. Şişkinlik, gaz hissi, karnın alt yarısında rahatsızlık hissi, iştah azalması, veya tokluk hissi gibi şikayetler olabilir. Hazımsızlık, bulantı, kilo kaybı dikkati çekebilir. Büyümüş tümör komşu organlara bası yapıp, sık idrar yapma isteğine yol açabilir. Daha seyrek olarak hazneden kanama görülebilir. Karnın içinde sıvı birikmesi şişkinliğe, akciğer yaprakları arasında sıvı birikmesi ise nefes darlığına yol açabilir.

TANI NASIL KONUR VE HASTALIK NASIL EVRELENDİRİLİR ?

Doktor tarafından yapılan hastalık sorgulamasından sonra hasta muayene edilir. Bu muayene, “kadın-doğum uzmanı” tarafından yapılır. Ayrıca “ultrasonografi” tetkiki ile yumurtalıklar incelenir. Buna ek olarak yumurtalık kanseri göstergesi olarak CA-125 adlı bir maddeye kanda bakılır. Ancak bu madde aynı zamanda yumurtalığın selim hastalıklarında da yükselebilir.

Kanser tanısı ancak yumurtalıktan “biyopsi” ile alınan bir doku örneğinin veya karında sıvısı olan hastalarda sıvı örneğinin “patolog” tarafından incelenmesi sonucunda konur. Karnın tanı koymak amacıyla açılarak şüpheli bölgelerden biyopsi alınması için yapılan ameliyata “laparotomi” adı verilir. Alınan örnek operasyon sırasında patolog tarafından incelenir. Eğer bu parça “kanser” tanısı alırsa, ameliyata devam edilir. Operasyon sırasında cerrahın kararına göre rahim, tüpler, yumurtalıklar, karın zarı alınır. Ayrıca diyaframdan, diğer organlardan, komşu lenf bezlerinden ve karın içi sıvıdan örnekler alınarak “cerrahi evreleme” tamamlanır ve tüm örnekler patolog tarafından incelenir. Hastalığın ne oranda yayılmış olduğunun saptanması tedavi ve takipte önemlidir. Over kanseri ameliyatları bu konuda uzmanlaşmış jinekolog onkologlar tarafından yapılmalıdır.

NASIL TEDAVİ EDİLİR ?

Hastalığın yaygınlığı, hastanın yaşı ve genel durumu tedavi şeklini etkilemektedir. Over kanserinin klasik tedavisi cerrahi ve ardından yapılan ilaç (kemoterapi) tedavisidir. Bazı durumlarda hastanın şikayetlerini gidermek için radyoterapide (ışın tedavisi) uygulanabilir.

Cerrahi yaklaşımda ya “histerektomi ve iki taraflı salpingo- ooforektomi” denilen hem rahim hem de iki yumurtağın alınması, ya da “debulking” denilen ve gerekli ameliyatın yapılamağı yaygın hastalıkta mümkün olduğunca tümör dokusunun çıkartılması gibi yaklaşımlar söz konusu olabilir. Laparotomi öncesi tanı konulabilmişse ve hastalığın cerrahi olarak tam çıkartılması mümkün olamayacaksa önce ilaç tedavisi ile tümör küçültülüp sonra gerekli operasyon tamamlanır. Nadir durumlarda hastalık tek yumurtalık ile sınırlıysa ve hasta genç ve doğurmak istiyorsa; yalnızca hastalıklı yumurtalık alınır.

Ameliyattan sonra, anti-kanser ilaçların verilmesine kemoterapi denir. Bu tedavi ağızdan ilaç yutma, damardan serumla ilaç verilmesi veya karın içine serumla ilaç verilmesi gibi çeşitli şekillerde olabilir. Kemoterapi genellikle ayaktan uygulanır, hastanede yatmaya gerek yoktur. Kemoterapi ilaçları bazı istenmeyen yan etkilere neden olabilir. Uygulanan ilaçlara göre değişiklik göstermekle birlikte bulantı-kusma, saç dökülmesi, kas ağrısı, ağız yarası, infeksiyona eğilim, halsizlik en sık rastlanan yanetkilerdir. Yan etkileri gidermek için bazı yardımcı ilaçlar vardır. Kemoterapinin kan hücrelerine ve organlara olan yanetkileri düzenli yapılan kan tetkikleri ile izlenir.

TEDAVİ SONRASI TAKİP NASIL YAPILIR?

Hastalar tedavi sonrası ilk iki yıl boyunca üç ayda bir fizik muayene, kanda CA-125 tayini ve gerekli durumlarda akciğer filmi ve karın tomografileri ile kontrol edilmektedir. Sonraki üç yıl için bu kontrol altı ayda bir yapılıp, sonra da yılda bir olmak üzere yapılmaktadır..

1 yorum:

sakarinagorski dedi ki...

Poker at Foxwoods - Casino & Resort - JTM Hub
JAMCO® is the only casino in Colorado 영천 출장샵 with slots, 남원 출장마사지 blackjack, 동해 출장샵 poker and video poker. Play 논산 출장샵 in your favorite casino and 광주 출장마사지 escape with confidence.